AnaSayfa / Basında Biz / OKUL KORKUSU YA DA OKUL REDDİ – Çocuk Psikiyatri – Antalya

OKUL KORKUSU YA DA OKUL REDDİ – Çocuk Psikiyatri – Antalya

Okulların açılmasına sayılı günler kala okula yeni başlayan çocukların daha çok karşılaşabileceği bir konu olan okul korkusuna değinmek istedik.

Okul korkusu ya da okul reddi, çocuğun sosyal ve akademik uyumunu, bireysel ve aile hayatını, okul başarısını ciddi şekilde olumsuz etkileyen, aile ve öğretmenleri zor durumda bırakan bir sorundur.

Bu sorun, okula gitmede gönülsüzlük, okul vakti belirginleşen bedensel yakınmalar ya da öfke patlamaları , okula gitmeyi reddetme, okula gidip sınıfa girmeme gibi davranış sorunlarıyla belirir . Bir süre sonra çocuk okula gitmek yerine evde kalmayı tercih eder.

Okul reddi okul hayatının herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir fakat belli yaş dönemlerinde ve geçiş noktalarında görülme sıklığı artar. Bir çalışmada okul reddi görülme sıklığının 5-6 ve 10 -11 yaşlarında artış gösterdiği saptanmıştır. Okul reddi gelişmesini tetikleyen faktörler arasında kaza, hastalık yada bir ameliyat nedeni ile okula  gidememe, çocuğa yakın olan aile üyelerinden birinin hastalığı  yada kaybı, anne baba arasında yaşanan gerginlikler ,kardeş doğumu okulda öğretmen yada arkadaşlar tarafından fiziksel yada ruhsal örselenme , ağır ev ödevleri ,  kapasitesini aşan akademik ve sosyal etkinlikler , okul değişikliği , tatiller bununla birlikte aile içi  ilişkilerdeki sorunlar , ailede psikiyatrik hastalıkların varlığı sayılabilir. Bu olaylar çocukta tehdit ve kaygı açığa çıkarır. Çocuk okula gitmek istemez, direnir. Annesinden ayrılmak istemez ve onu kontrol etmeye başlar. Okula gitmeden önce ve ya okul saatlerinde bulantı, kusma, karın ağrısı, baş dönmesi, baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar çıkabilir. Ayrıca  ağlama nöbetleri, öfke patlamaları  ve uyku bozuklukları da görülebilir.

Okul reddi birçok psikiyatrik bozuklukla ilişkili olabilir. Bu güne kadar yapılan çalışmalarda en çok ayrılık kaygısı bozukluğu ile ilişkili bulunmuştur. Bunun dışında depresyon, yaygın kaygı bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu ve uyum bozuklukları ile de ilişkili olabilir.

Tedavide ilk amaç çocuğun en kısa sürede düzenli şekilde okula devamının sağlanmasıdır. Bunun için aile, okul ve hekim işbirliği, ailenin kararlı tutumu çok önemlidir. Ailenin ve öğretmenin durum hakkında bilgilendirilmesi ve eğitimi tedavinin en önemli ayağını oluşturur. Bir diğer önemli faktör de süreç içinde sonuca ulaşmak için acele edilmemesidir. Hızlı çözüme ulaşma çabası çocuktaki mevcut kaygıyı artıracağından durumu zorlaştırmanın dışında bir katkı sağlamayacaktır. Bu durumda yapılacak bilişsel – davranışçı terapi yöntemleri çocuğun kısa sürede okula sorunsuz gitmesini sağlayabilir ancak kaygı düzeyinin yüksek olduğu durumlarda ve depresyon gibi ruhsal sorun varlığında ilaçlar da tedaviye eklenebilir.

Bu vakaların büyük kısmında ailenin ya da okulun kendi çabaları sonuç vermediği için, aileler endişe ve çaresizlik içinde yardım aramaktadırlar. Çocuklarında bu belirtileri gören ailelerin durumu hem çocukları hem de kendileri için zorlaştırmadan en kısa sürede çocuk ruh sağlığı uzmanlarına başvurmaları uygun olacaktır.

 

Bunada Bakın

Uzm.Dr. Senem TURAN - Antalya Kolejinde Öğrencilere Ergenlik Semineri 3

Uzm.Dr. Senem TURAN – Antalya Kolejinde Öğrencilere Ergenlik Semineri

  Antalya Koleji Konyaaltı Kampüsü Ortaokul 6. sınıf öğrencilerine, Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzm. Dr. …

Bir Cevap Yazın